Arabuluculuk ve Bütüncül Müdahale Modeli
Dün gerçekleştirilen panelde, Türkiye'nin arabuluculuk girişimleri ve barış süreçlerine katkıları detaylı bir şekilde ele alındı. Özellikle kriz bölgelerinde izlenen hızlı, kapsayıcı ve koordineli müdahale modeli öne çıkarıldı. Panelistler; Türkiye'nin barış inşası, arabuluculuk faaliyetleri ve insani yardım politikalarında geliştirdiği özgün yaklaşımın, küresel insani krizlerin derinleştiği bu dönemde kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.
Küresel Güvenlik ve Liderlik Krizi
Panelde, enformasyon çağında artan güvenlik tehditleri ve uluslararası sistemdeki liderlik boşluğu da tartışılan konular arasındaydı. İnsani diplomasi, stratejik iletişim ve barışçıl çözüm mekanizmalarının bu ortamdaki önemi vurgulandı.
Panelin moderatörlüğünü Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kılıç Buğra Kanat üstlendi. Konuşmacılar arasında ise Prof. William Gumede, Prof Dr. Erman Akıllı, Dr. Liaqat Alli Azam, Dr. Tunç Demirtaş ve Daryl Swanepoel gibi akademisyen ve uzmanlar yer aldı.
Afrika'da Yükselen Etkinlik ve Örnek Vakalar
Türkiye'nin son 20 yılda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde insani diplomasi alanında dünyanın en etkin aktörlerinden biri haline geldiği belirtildi. Panelde, özellikle Afrika kıtasına yönelik iş birliğine özel bir yer ayrıldı.
Somali, Libya, Sudan ve Ukrayna örnekleri üzerinden Türkiye'nin sadece insani destek sağlayan bir ülke değil, aynı zamanda diplomatik, siyasi, güvenlik ve kalkınma araçlarını bütüncül şekilde kullanan bir barış aktörü olduğu ifade edildi.
Orta Güçlerin Rolü ve Reform Çağrısı
Küresel sistemdeki liderlik ve yönetim krizinin insani dramları derinleştirmesi ve mevcut uluslararası kurumların sorunları çözmekte yetersiz kalması konularına dikkat çekildi. Çözümün önemli bir ayağının orta güçlerin kolektif iş birliği olduğu belirtilerek, Türkiye ile Güney Afrika'nın insani diplomasi, arabuluculuk ve insani yardım tecrübeleriyle küresel barışın tesisinde kritik ortaklar olabileceği dile getirildi. Bu bağlamda, orta güçlerin, özellikle Afrika'daki "unutulan krizlere" yönelik hızlı ve sürdürülebilir müdahale mekanizmaları oluşturacak bir insani dayanışma platformu kurması önerildi.
Mevcut uluslararası sistemdeki adalet ve temsil sorunlarının sürdürülemez hale geldiği vurgulanırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” yaklaşımının sadece siyasi değil, aynı zamanda insani ve etik bir reform çağrısı niteliği taşıdığı belirtildi. Panelistler, kalıcı küresel barış için adalet, insani değerler, etkin liderlik ve etik sorumluluğun uluslararası düzenin merkezine yerleştirilmesi gerektiği görüşünde birleşti.
Sonuç olarak, Türkiye'nin insani diplomasi, arabuluculuk, kalkınma ve stratejik iletişimi aynı anda uygulayarak kriz bölgelerinde barışı ve istikrarı hedefleyen bütüncül bir model geliştirdiği ifade edildi. Panel, adil, insani ve sürdürülebilir bir uluslararası düzenin mümkün olduğu yönündeki ortak kanaat ile sona erdi.