Dış krediler “metro” değil “havuz” diye kullanılmış
Soruşturma kapsamında, 14 ayrı dış kredi kalemi incelendi. Rapora göre; 69 milyar 516 milyon TL tutarındaki kaynak, asıl amaçlanan metro ve altyapı projelerine harcanmayıp “Sistem” adı verilen merkezi bir havuza yönlendirildi. Bu kredilerin yalnızca yaklaşık % 11’i (yaklaşık 7,7 milyar TL) gerçek projelere aktarıldı.
Geri kalan kısmın bir kısmı doğrudan belediyenin iştirak şirketlerine (örneğin kültür, medya, hizmet firmaları) aktarılırken, büyük bölümünün kullanım adresi belirsiz kaldı.
“Kandil simidi” faturası: Trilyonluk vurgunun sembolik kalemi
Soruşturma dosyasında, İBB iştiraki İBB Medya A.Ş. bünyesinde “kandil simidi” kalemi dikkat çekici bir örnek olarak yer aldı. Yetkililerce, Beltur/ikram hizmeti gibi gösterilen bu kalem için 230 bin adet kandil simidi faturası kesildi.
Soruşturma dosyasındaki ifadeler ve belgeler; bu tür küçük ölçekli “kandil simidi” gibi kalemlerin, çok daha büyük çaplı vurgun düzenlerinin örtüsü olarak kullanıldığını, yani “görünürde sembolik” olan harcamaların arkasında milyonlarca liralık aktarımların gizlendiğini ortaya koydu.
Faturalar reklam, organizasyon ve medya şirketlerine gitmiş
Dosyaya göre, kredi ile sağlanan fonun bir kısmı altyapı projelerine değil; konserler, organizasyonlar, reklam, tanıtım gibi kalemlerde göstermelik işler için kurulan ya da önceden var olan medya / reklam / organizasyon şirketlerine aktarıldı. Bu şirketlere kesilen sahte faturalarla para nakde çevrilerek elden çıkarıldı.
İddialar arasında; “drone çekimi, grafik tasarım, dekor‑organizasyon” gibi işler için büyük bedelli ihaleler verildiği, fakat bu işler fiilen yapılmadığı; faturaların sadece belge üzerinde olduğu da yer aldı.
Kamu zararı: 53 milyar TL’ye kadar çıkan ön tespit
Savcılık ön incelemesinde; amaç dışı aktarılan kredi ve bütçe kaynakları nedeniyle kamu zararının yaklaşık 53 milyar 532 milyon TL’ye ulaştığını tespit etti. Bu zarar hem projelerin aksamasına hem de bütçe şeffaflığının tamamen çökmesine neden oldu.
Dosyada, faturaların kime kesildiği, paraların hangi şirketler aracılığıyla nakde dönüştüğü ve bu paranın kimin kasasına gittiği konusunda birçok soru işareti olduğu da vurgulandı.
Dosyaya yansıyan veriler ve savcılık ifadeleri, bu iddianın “tekil bir hata veya ihmâl” değil; sistematik, örgütlü ve planlı bir vurgun düzeninin parçası olduğunu gösterdi.