Doğu Akdeniz’deki enerji satrancı ve Libya üzerindeki nüfuz mücadelesi, dün akşam Ankara’da yaşanan trajik bir olayla yeniden ısındı. Resmi temaslar için Türkiye’de bulunan ve Türk askeri makamlarıyla üst düzey görüşmeler gerçekleştiren Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral Muhammed Ali Ahmed El-Haddad ve beraberindeki heyeti taşıyan jetin Haymana yakınlarında düşmesi, bölgedeki dengeleri sarsacak bir suikast şüphesini akıllara getirdi.
Esenboğa’dan kalkıştan 19 dakika sonra gelen facia
23 Aralık 2025 Salı günü saat 20:17’de Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan Trablus’a gitmek üzere havalanan Harmony Jets firmasına ait Falcon 50 tipi özel jet, kalkıştan kısa bir süre sonra kule ile irtibata geçti. Saat 20:33’te uçaktan "elektrik arızası" bildirimi yapıldı ve acil iniş izni istendi. Ancak geri dönüş manevrası sırasında, saat 20:36’da radar teması kesildi. Uzmanlara göre, uçağın kalkıştan hemen sonra infilak ederek düşmesi, "klasik bir teknik arızadan ziyade sabotaj" olasılığını güçlendirdi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın açıklamalarına göre; uçağın enkazına Ankara’nın Haymana ilçesi Kesikkavak köyünün 2 kilometre güneyindeki dağlık arazide ulaşıldı. Kazada Libya Genelkurmay Başkanı Orgeneral el-Haddad ile birlikte 4 üst düzey askeri yetkili ve mürettebattan 3 kişi hayatını kaybetti.
Sabotaj ihtimalini güçlendiren "zamanlama"
Kazayı "şüpheli" kılan en somut detay, olaydan hemen önceki gün yaşandı. Olaydan sadece bir gün önce, 22 Aralık 2025’te TBMM Genel Kurulu’nda, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Libya’daki görev süresinin 2 Ocak 2026’dan itibaren 24 ay daha uzatılmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi kabul edildi.
Türkiye'nin Libya'daki askeri ve siyasi varlığını perçinleyen bu kararın hemen ardından, Libya ordusunun "birleştirici ve Türkiye yanlısı" ismi olarak bilinen el-Haddad’ın uçak kazasında hayatını kaybetmesi, "Türkiye-Libya hattına bir mesaj mı veriliyor?" sorusunu doğurdu. Oklar, bölgede çıkar çatışması yaşayan diğer aktörlere çevrildi.
El-Haddad, kazadan saatler önce Türk mevkidaşı Orgeneral Selçuk Bayraktaroğlu ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Libya ordusunun modernizasyonu üzerine kritik kararlar almıştı.
Ayrıca Türkiye ile Libya arasındaki ilişkiler, 2011 sonrası dönemde özellikle bir denge politikasıyla sürdürüldü. Ankara, 2020’den bu yana Libya’daki çatışmalarda Libya Ulusal Birliği Hükümeti’ne askeri destek verdi; bunun bir parçası olarak TSK danışmanlar, askeri eğitimler ve çeşitli destek mekanizmalarıyla Libya’daki istikrar sürecine katkı sundu.
Akdeniz’deki "rahatsızlar" korosu: Fransa ve Yunanistan
Türkiye'nin 2019 yılında Libya ile imzaladığı Deniz Yetki Alanlarını Sınırlandırma Mutabakatı, Doğu Akdeniz’deki enerji denklemini kökten değiştirmişti. Bu hamle, Akdeniz’deki enerji pastasını paylaşmak isteyen aktörleri uzun süredir rahatsız ediyordu. El-Haddad’ın ölümüyle sonuçlanan bu kaza, gözlerin yeniden bu mutabakata karşı çıkan ülkelere çevrilmesine neden oldu.
Fransa’nın "Türkiye" rahatsızlığı: Libya’nın doğusundaki Hafter güçlerine verdiği destekle bilinen Paris, Türkiye’nin Libya’daki askeri eğitim ve danışmanlık faaliyetlerinden en çok rahatsız olan başkentlerden biri. Ayrıca Emmanuel Macron yönetimi; Türkiye’nin, Libya’nın batısındaki kalıcı askeri varlığını her fırsatta "istikrar bozucu" olarak nitelendiriyor. Fransa, Libya’nın güneyindeki ve enerji sahalarındaki nüfuzunu Türkiye-Libya ittifakı nedeniyle kaybetmiş durumda.
Yunanistan: Türkiye-Libya anlaşmasını "hukuksuz" olarak nitelendiren Atina, Türkiye’nin Akdeniz’deki enerji koridorunu kesmesinden dolayı stratejik bir çıkmazda. Yunanistan anlaşmayı "geçersiz" saymak için lobi faaliyetlerini sürdürürken, El-Haddad, bu anlaşmanın askeri koruyucusu konumundaydı.
Küresel paramiliter yapılar: Bölgede etkinliğini kaybeden Rus Wagner gibi paramiliter yapılar ve bunların arkasındaki güçler için El-Haddad, Trablus’un meşruiyetini ve askeri birliğini temsil eden en büyük engeldi.
Haddad, Libya ordusunun batı ve doğu kanatlarını birleştirme çabalarında kilit bir isimdi. Dolayısıyla bu birleşme, Türkiye'nin Libya'daki meşruiyetini tüm ülke geneline yayması anlamına geliyor ve bölgedeki diğer aktörlerin çıkarlarıyla çatışıyordu.
"Kiralık jet" detayı ve güvenlik boşluğu
Uçağın Malta merkezli özel bir şirketten kiralanmış olması, uçağın bakım ve güvenlik süreçlerinin kimlerin denetiminde olduğu sorusunu doğurdu. Güvenlik analistleri, "Yüksek düzeyli bir askeri heyetin, yabancı menşeli bir jetle taşınmasının bir güvenlik açığı oluşturabileceğini ve sabotajın uçağın bakım safhasında veya yer hizmetleri sırasında gerçekleştirilmiş olabileceğini" belirtti.
Analistler, havacılıkta "elektrik arızası" bildiriminin bazen dış müdahaleleri perdelemek için kullanılan bir son bildirim olabileceğini belirtti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından geniş çaplı soruşturma
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 1 başsavcı vekili ve 4 savcı ile kapsamlı bir soruşturma başlatırken, Libya tarafı ile ortak bir komisyon kurulması başlığı gündeme alındı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, soruşturmanın tüm yönleriyle titizlikle yürütüldüğünü açıkladı. Uçağın kara kutusunun incelenmesi ve enkaz analizinin ardından, olayın "teknik bir kırım mı" yoksa "sabotaj mı" olduğu netlik kazanacak.
