reklam
reklam
08 Aralık 2025 Pazartesi
NSosyal
Instagram
Twitter
Etkili, Hakiki, Ahlaklı
İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Eha Medya Dünya Esed Sonrası yeni Suriye’nin harcı: Aşiretler ve yerel yönetimler

Esed Sonrası yeni Suriye’nin harcı: Aşiretler ve yerel yönetimler

Suriye’de Baas Partisi rejiminin sona ermesinin ve Esed diktatörlüğünün devrilmesinin üzerinden tam bir yıl geçti. 8 Aralık, Suriye halkı için sadece bir kurtuluş günü değil, aynı zamanda toplumsal dokunun yeniden örüldüğü tarihi bir dönüm noktası olarak kayıtlara geçti.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara liderliğindeki yeni yönetim, ülkenin inşasında en kritik rolü; rejimin çökmesiyle doğan otorite boşluğunu dolduran aşiret yapılarına verdi.

Güç dengelerini değiştiren "stratejik sürpriz" ve Güney Cephesi

Esed rejiminin devrilme sürecinde ve sonrasında yaşananlar, sahadaki tüm denklemleri altüst etti. Özellikle güney bölgelerindeki çatışmalarda Arap aşiretlerinin sergilediği benzeri görülmemiş seferberlik, İsrail ve ABD dahil olmak üzere birçok uluslararası aktör için "stratejik bir sürpriz" oldu. 

Devlet kurumlarının çöktüğü ve güvenlik boşluğunun oluştuğu o kritik günlerde, aşiretler sadece kendi bölgelerini korumakla kalmadı, aynı zamanda Dürzi milislerin ve dış destekli grupların bölgedeki emellerine karşı bir set oluşturdu. 

Bu süreçte aşiretler, Şeyh Hikmet el-Hicri'ye bağlı grupların provokasyonlarına ve İsrail ile olası iş birliklerine karşı, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan en organize güç olarak öne çıktı.

Şeyh Hikmet el-Hicri'ye bağlı silahlı grupların provokasyonları.

Süveyda’da fitne sona erdi: Devlet otoritesi ve ateşkes dönemi

Yeni Suriye'nin istikrar sınavındaki en kritik başlıklardan biri olan Süveyda ve Dürzi toplumu meselesinde ise rüzgar, Ahmed Şara yönetiminin kararlı adımlarıyla tersine döndü. Daha önce Şeyh Hikmet el-Hicri'ye bağlı silahlı grupların provokasyonları ve bölgedeki Arap aşiretlerine yönelik saldırılarıyla gündeme gelen Süveyda’da, devlet otoritesi yeniden tesis edildi. 

Suriye Güvenlik Güçleri, Süveyda şehir merkezine girerek kontrolü tamamen sağladı. Şehrin giriş ve çıkışlarında yerel silahlı gruplar ve halk komiteleri tarafından kurulan yasadışı kontrol noktaları kaldırıldı. Süveyda Valisi Ekrem Ali Muhammed, devlet kurumlarının yeniden faaliyete geçtiğini belirtti. 

Muhammed, bölgedeki sadık aşiret ve yerel liderleri kastederek bu sürecin "ilin onurlu insanlarıyla iş birliği içinde" yürütüldüğünü vurguladı.

Bu istikrar tablosunu pekiştiren en önemli dış gelişme ise güney sınırındaki tehdidin bertaraf edilmesi oldu. İsrail ve Suriye arasında 60 günlük bir ateşkes anlaşmasına varıldı. Arabulucu Barrack’ın duyurduğu bu anlaşma ile İsrail güçleri girdikleri bölgelerden çekilmeyi kabul ederken, Şam yönetimi de güneyde ağır silah bulundurmayacağını taahhüt etti. 

Bu gelişme, daha önce bölgedeki bazı grupların İsrail ile iş birliği yaptığına dair iddiaları ve dış müdahale riskini ortadan kaldırarak, Dürzi nüfusun da merkezi hükümete entegrasyonunu hızlandırdı. Şara yönetimi, yerel unsurları dışlamak yerine, valilik ve güvenlik birimleri üzerinden onları sisteme dahil ederek "ayrılıkçı" senaryoları boşa çıkardı.

Suriye Güvenlik Güçleri, Süveyda şehir merkezine giriyor.

Şam’da tarihi buluşma ve Türkiye’den "güven" mesajı

Rejimin devrilmesinin ardından, yeni dönemin yol haritasını belirlemek üzere Şam’da gerçekleştirilen "Suriye Kabilelerinin Ulusal Birliği" toplantısı, bu bütünleşmenin en somut göstergesiydi. Toplantıya Arap, Kürt, Türkmen, Çerkez, Dürzi ve Hristiyan toplulukları temsilen 400'e yakın kanaat önderi katıldı. Toplantıda konuşan Torki Aşireti Temsilcisi Samer Hemsh’in sözleri, yeni dönemin ruhunu özetler nitelikteydi:

"Esed herkesi ayrıştırdı, gruplara ayırdı ama şimdi birlik ve beraberlik zamanı." 

Hemsh ayrıca, Türkiye’nin desteğinin önemine vurgu yaparak, "Yeni Suriye, Türkiye’nin desteğiyle ayağa kalkacak. Türkiye bize yardım ederse yeni Suriye Türkiye gibi (güçlü ve istikrarlı) olacaktır" ifadelerini kullandı.

 "Suriye Kabilelerinin Ulusal Birliği" toplantısı.

Bu dönemde Ankara’nın tavrı da Yeni Suriye yönetimi için en büyük güvencelerden biri oldu. Milli Savunma Bakanlığı (MSB), o dönemde Suriye’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini belirterek şu mesajı vermişti: 

"Talep ederlerse Suriye’nin savunmasına ve terörle mücadelesine destek sağlarız." 

MSB kaynakları, Suriye'de sükunetin korunmasının ve rejimin devrilmesiyle oluşan düzenin sürdürülmesinin önemine dikkat çekerek, Türkiye'nin Ahmed Şara liderliğindeki meşru yönetimin arkasında durduğunun sinyalini net bir şekilde verdi.

Cumhurbaşkanı Şara’nın "emniyet subabı" stratejisi

Yeni yönetimin lideri Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, göreve geldiği ilk günden itibaren aşiretleri "Suriye'nin emniyet subabı" olarak tanımlayan pragmatik bir politika izledi. Şara, aşiretlerin Süveyda ve diğer bölgelerdeki "kurtarıcı" rolüne açıkça teşekkür ederek onları merkezi devlet yapısına entegre etmeyi ve devlet dışı birer silahlı güç olarak kalmalarını engellemeyi hedefledi.

SANA'nın (Suriye Arap Haber Ajansı) yeni dönem yayınlarına yansıyan bilgilere göre, Cumhurbaşkanı Şara düzenli olarak aşiret liderleriyle bir araya gelerek, onların taleplerini doğrudan dinliyor. Bu görüşmelerde Şara, aşiretlerin sadakatinin şahıslara değil, "birleşik Suriye devletine" olması gerektiğini vurguluyor. Bu strateji, aşiretlerin potansiyelini ulusal ordu ve yerel yönetim mekanizmaları içinde eritmeyi amaçlıyor.

Terör örgütü SDG/PKK’nın korkulu rüyası

Yeni dönemde aşiretlerin kazandığı güç ve Türkiye'nin açık desteği, en çok Suriye’nin doğusunda işgalini sürdürmeye çalışan terör örgütü SDG/PKK’yı köşeye sıkıştırdı. 

SDG ile Arap aşiretleri arasındaki ilişki, örgütün zorunlu askerlik dayatmaları, ideolojik baskıları ve bölgenin petrol gelirlerini gasp etmesi nedeniyle kopma noktasına geldi. Özellikle Deyrizor bölgesindeki Akaydat ve Bekkara gibi büyük aşiretler, örgüte karşı direnişin bayraktarlığını yaptı. 

Bekkara aşireti lideri Navaf Beşir, bu durumu TUİÇ Akademi'ye verdiği röportajda şöyle ifade etti: 

“Aşiretler Türkiye'yi ‘ikinci vatanları’ olarak görüyor ve terör örgütlerinin bölgedeki varlığını reddediyor. Bugün, Ahmed Şara yönetimindeki Şam hükümeti ile Türkiye arasındaki askeri iş birliği anlaşmaları, bu aşiretlerin SDG baskısından kurtarılması için de yeni bir umut ışığı yakmış durumda.”

Bekkara aşireti lideri Navaf Beşir.

Yaşanan tüm süreçler değerlendirildiğinde, 8 Aralık’ın yıl dönümü, sadece bir rejimin sonunu değil, aşiretlerin asli unsuru olduğu, kardeşlik ve toprak bütünlüğü temelinde yükselen özgür Suriye’nin doğuşunu simgeliyor.

"Suriye Kabilelerinin Ulusal Birliği" toplantısı.
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *