Türkiye’nin yerli aşı atağı: KKKA’ya karşı kritik eşik aşıldı
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yapılan duyuruya göre, daha önce COVID-19 pandemisinde TURKOVAC aşısını geliştiren Erciyes Üniversitesi (ERÜ), şimdi de ciddi bir halk sağlığı problemi olan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına yönelik özgün ve ulusal bir aşı geliştirme sürecinde önemli bir aşamayı geride bıraktı. Yüksek vaka ve ölüm oranlarıyla öne çıkan KKKA hastalığına karşı Erciyes Üniversitesi Aşı Araştırma ve Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi (ERAGEM) bünyesinde yürütülen çalışmalarda, kritik eşik başarıyla aşıldı.
Hayvan deneyleri olumlu sonuçlandı
2015 yılında Sağlık Bakanlığının desteğiyle başlayan, ancak Kovid-19 sürecinde mecburen ara verilen aşı geliştirme faaliyetleri, 2023 itibarıyla yeniden ivme kazandı. ERAGEM laboratuvarlarında gerçekleştirilen yoğun araştırmalar neticesinde, aşının deney hayvanları üzerindeki testleri başarıyla sonuçlandı.

İnsanlı çalışmalara hazırlık
TURKOVAC ekibinin de başında bulunan ERAGEM Müdürü Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, klinik öncesi aşamanın tamamlandığını ve bir sonraki adım olan Faz-1 (insanlı deneyler) çalışmalarına kısa süre içinde geçileceğini belirtti. Son üç yılda elde edilen verilerin son derece umut verici olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özdarendeli, aşının geleceğine dair şu bilgileri paylaştı:
“Deney hayvanlarında yapılan çalışmalar tamamlandı. Her şey yolunda giderse, 2026 yılı içerisinde Faz-1 dediğimiz gönüllüler üzerinde yapılacak çalışmalara başlayacağız. Bu fazların her biri 1-1,5 yıl sürebiliyor. Planlarımız doğrultusunda ilerlersek, en geç 4 ila 5 yıl içinde aşının piyasaya çıkabileceğini öngörüyoruz.”
KKKA’da Türkiye’nin önemi ve aşı hedefi
KKKA hastalığının Türkiye’de 2002 yılından bu yana aralıksız olarak görülen ciddi bir halk sağlığı tehdidi olduğuna dikkat çeken Özdarendeli, aynı zamanda Türkiye’nin dünya genelinde en fazla vaka rapor edilen ülke konumunda bulunduğunun altını çizdi. Özdarendeli, yerli ve milli imkanlarla geliştirilen bu aşının mümkün olan en kısa sürede hem Türk halkının hem de dünya insanlığının hizmetine sunulmasını hedeflediklerini dile getirdi. Başlangıçta sınırlı sayıda gönüllüyle yürütülecek Faz-1 çalışmalarının ardından, süreç daha geniş katılımlı Faz-2 ve çok merkezli Faz-3 çalışmalarıyla ilerletilecek.