Saydnaya cehenneminden kurtulan Ammar: “Boğularak ölenler oluyordu”

Suriye'de rejimin düştüğü gece Saydnaya Hapishanesi'nden kurtulan Şamlı Ammar, gördüğü korkunç işkenceleri ve özgürlüğe kavuştuğu o geceyi anlattı.

Saydnaya'da geçen karanlık yıllar

Suriye'de devrik rejimin en acımasız işkence merkezlerinden biri olan Saydnaya Hapishanesi'nin kapıları, 8 Aralık 2024 tarihinde devrimciler tarafından açıldı. Yaklaşık 6 yıl boyunca bu karanlık zindanlarda tutulan ve rejimin çöküşüyle özgürlüğüne kavuşan Şamlı Ammar Duğmuş, maruz kaldığı insanlık dışı muameleleri ve o tarihi geceyi tüm çıplaklığıyla paylaştı.

Zorla alınan itiraflar ve askı işkencesi

Gözaltı sürecinin hemen başında ağır işkencelerle karşılaştığını belirten Duğmuş, kendisine yöneltilen suçlamaları reddetmesine rağmen baskı gördüğünü ifade etti. Sorgu müfettişinin tavrını, "İster itiraf et ister etme, hiçbir şey değişmez; ben senin yerine istediğim suçu yazarım." sözleriyle aktaran Duğmuş, yaşadığı fiziksel şiddeti şu ifadelerle dile getirdi:

"Ellerimi arkadan bağlayıp tavana astılar. Omuzlarım neredeyse yerinden çıkacaktı. Yaklaşık yarım saat süren bu askı işkencesi sırasında defalarca bayıldım. Eklemlerime ve kemiklerime, aralarında ‘yeşil İbrahimi’ adını verdikleri yeşil bir sopa da bulunan çubuklarla vurmaya başladılar. Sonunda yapmadığım halde silahlıydım demek zorunda kaldım."

Nefessiz bırakan koğuş şartları

Saydnaya'ya sevk edildikten sonra insanlık dışı koşulların daha da ağırlaştığını vurgulayan Duğmuş, 60 kişilik koğuşlarda 120 kişi kaldıklarını belirtti. Duğmuş, balık istifi şeklinde uyumak zorunda kaldıkları o anları şöyle anlattı:

"İki buçuk metreye, beş metre bir koğuştu. Normalde 60 kişi alır, biz 120 kişiydik. ‘tüfek gibi dizilmek’ anlamında ‘tesyif’ dediğimiz şekilde, kat kat üst üste yatıyorduk. Sabah kalktığımızda aramızdan boğularak ölenler oluyordu."

Havalandırmanın kapatılmasının bir cezalandırma yöntemi olarak kullanıldığını söyleyen Duğmuş, "Tek hava kaynağı olan pervane birkaç dakikalığına kapatıldığında, yerin altında bulunan koğuşta hava hızla tükeniyor, insanlar boğulma krizine giriyordu. Nefes alamıyorduk." dedi.

Sistematik şiddet ve müzik grubu işkencesi

Cezaevine giriş anından itibaren kıyafetlerinin zorla çıkarıldığını ve "tanışma" adı altında ağır dayaklara maruz kaldıklarını belirten Duğmuş, "müzik grubu" olarak adlandırdıkları bir işkence yönteminden bahsetti. Duğmuş, bu yöntemi şu sözlerle tarif etti:

"Uzun bir koridorda sırtüstü yere yatırılıyor, ayaklarımız yukarı kaldırılıyorduk. Yaklaşık 15 polis yan yana dizilirdi. İlki ayaklarımıza vurarak yürür, ardından ikinci, üçüncü derken hepsi sırayla geçerdi. Sonuncusu bittikten sonra tekrar en baştaki başlar, döngü devam ederdi. Biz de buna ‘müzik grubu geldi, ayaklarımızda çalıyorlar’ derdik."

Özgürlüğe açılan kapı ve ilk ezan

Rejimin düştüğü 8 Aralık gecesi hapishanede yaşananları da aktaran Duğmuş, önce siren sesleri, ardından çatışma ve sonrasında derin bir sessizlik olduğunu kaydetti. Sabaha karşı devrimcilerin hapishaneye ulaştığını ve kapıların açıldığını belirten Duğmuş, o an hissettiklerini şöyle paylaştı:

"Yıllar sonra ilk defa cezaevinde düzgün bir ezan duyduk. Ardından cemaatle namaz kıldık. Saydnaya'da ilk defa ayakta namaz kıldım. Sanki o namazla birlikte zinciri kırmıştık."

Dışarı çıktığında gördüğü manzara karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadığını ifade eden Duğmuş, "Sokağa çıktığımda, dünya bana yabancı geldi. İki gün boyunca hiçbir şey yemedim, çünkü hala inanmakta zorlanıyordum. Asfaltı görmek bile doymama yetmişti." şeklinde konuştu.

Yedi yıl sonra gelen hasret

Özgürlüğüne kavuşmasının ardından ailesiyle buluşan Şamlı Ammar Duğmuş, kızıyla 7 yıl aradan sonra kucaklaştığı anı ise şu duygu dolu sözlerle anlattı:

"Onu koşarken gördüğüm an, dizlerimin bağı çözüldü. Yere kapandım ve onu kucakladım. İlk sarılışımız en az on beş dakika sürdü. Yedi yıl sonra kızımı yeniden kucakladım. Hastalıkla savaştık, aşağılanmaya direndik, zillete razı olmadık. Her şeye rağmen ayakta kaldık ve sonunda Allah bize kızımızı yeniden göstermeyi nasip etti. Bu, hayatımın en güzel anıydı, özgürlüğün ve dönüşün anı."

İLGİLİ HABERLER