Geçtiğimiz günlerde Türkiye’ye turistik ziyaret için gelen ve Ortaköy’de tükettikleri kumpir ve midye sonucu gıda zehirlenmesi yaşayan aileden 3 ve 6 yaşındaki iki kardeş hayatını kaybetmişti. Ardından bu sabah annenin de hayatını kaybetmesiyle olay, gıda güvenliği ve hijyen konusundaki riskleri bir kez daha gözler önüne serdi.
Uzman Dr. Aytaç Karadağ, medyada geniş yankı uyandıran olayın ardından tüketicilere çeşitli uyarılarda bulundu. Midye ve benzeri deniz ürünlerinin özellikle uygun koşullarda saklanmadığında veya kirli sulardan toplandığında ciddi gıda zehirlenmelerine yol açabileceğini vurgulayan Karadağ, midyelerin bulundukları sudaki ağır metalleri, bakterileri ve toksinleri bünyesinde biriktirebileceğini söyledi. Yetersiz pişirme, soğuk zincirin bozulması veya kontamine ürünlerin tüketilmesi gibi etkenlerin de ölümcül sonuçlar doğurabileceğini belirtti.
Dr. Karadağ, midyeden bulaşabilecek mikropları şöyle sıraladı:
“Vibrio bakterileri (mide bulantısı, ishal ve ateş), Salmonella ve E. coli (ağır mide-bağırsak enfeksiyonları), Hepatit A virüsü (karaciğer etkilenmesi), Norovirüs (ani kusma ve ishal) ve bazı deniz toksinleri (sinir sistemi etkisiyle felce kadar gidebilen tablolar).”
Gıda zehirlenmesinin belirtileri nelerdir?
Belirtilerin genellikle yemeği takiben birkaç saat içinde ortaya çıktığını ifade eden Karadağ, şunları söyledi:
“Şiddetli karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, kas krampları,ateş ve halsizlik görülebiliyor. Bazı durumlarda toksinler doğrudan sinir sistemini etkileyerek solunum kaslarını felce uğratabiliyor ve ölüme yol açabiliyor.”

Nelere dikkat etmeliyiz?
Karadağ, tüketicilere alınması gereken önlemleri de hatırlattı:
“Deniz ürünlerini yalnızca denetimli, sertifikalı işletmelerden tüketmek; soğuk zincirin korunmadığı ürünleri almamak; koku, renk veya tat değişimi olan ürünleri tüketmemek; çocuklar ve yaşlıların özellikle riskaltında olduğunu bilmek ve gıda zehirlenmesi şüphesi varsa vakit kaybetmeden hastaneye başvurmak.”
Dr. Karadağ, yaz aylarında deniz ürünlerinin daha hızlı bozulduğunu belirterek, “Bir tabak yemeğin hayatımızı altüst etmemesi için hepimiz sorumluluk almalıyız. Bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için hem bireysel dikkatimiz hem de kurumsal denetim mekanizmaları en üst düzeyde olmalıdır” ifadelerini kullandı